17 Kasım 2010 Çarşamba

Hugo anlatiyor:


“Eserleriniz ve siz bugüne dek cok olumlu elestiriler aldiniz, cok ovuldunuz Bunlar arasinda sizi en cok hangisi hosnut etti?”

Hugo anlatiyor:

''Karli bir kis gecesiydi. es dostla yiyip icmistik. Mesafe kısa diye, evime yaya olarak donuyordum. Fena halde sıkışmıştım. hızlı adımlarla, malikanemin bahçe kapısına vardım. Kapı kilitliydi. Var gücümle uşağıma seslendim:

 ‘igooooooor!’ defalarca haykırmama karşın igor’un beni duyduğu yoktu. Sidik torbam atlas okyanusu büyüklüğüne ulaşmıştı. altıma kaçırmak üzereydim. Yaşlılık işte anlayın dostlar... Çaresiz, bahçe duvarına yanaştım, etrafa bakındım, görünürde kimse yoktu, fermuarımı indirdim ve su dökmeye başladım. Tam o sırada arkamda bir at arabası durdu. 

Hiç kıpırdamadan, sessizce işiyordum.
arabacı nefret dolu bir sesle

‘seni haddini bilmez, buruşuk Şerefsizzz adi ! o işediğin, sefiller’in yazarı Victor hugo’nun duvarıdır!’ dedi.
işte, hayatımda duyduğum en iltifat dolu söz buydu.”


Hiç yorum yok: