6 Şubat 2013 Çarşamba

Yine yeni bir İzmir fethimden döndüm. Ben mi İzmir’i fethediyorum, İzmir mi beni bilmiyorum.





Efendim, İzmirliler, hatta Egeliler olarak zeytinyağı bizim vazgeçilmezimizdir. Dile kolay mutfağımızda zeytinyağı tam 2.500 yıldır var. Şaşırmayın. 5.000 yıllık bir medeniyetten söz ediyoruz. Boşuna değil insanının terbiyesi, başkalığı, insanlığı…

Ve zeytinyağlı sebzeleri, taze otları…Ah, o otların lezzeti… Ot düşkünlüğü bizden mi gelir, yoksa İzmir’i etkisi altına almış Girit kültüründen mi bilemiyorum ama bunu en güzel Tarihten Günümüze İzmir Mutfağı adlı kitabında Nedim Atilla anlatıyor.:

“Giritli dostuma bir gün yanılıp da sormuştum. ‘Kaç çeşit ot yersiniz?’ diye.

‘Keçinin yediği her otu biz de yeriz, keçiye dokunmuyorsa bize de dokunmaz.’ demişti.”

Daha güzel bir anlatım olabilir mi acaba? Bizlerin ot düşkünlüğünün özeti budur kanımca.

İzmirliler olarak bizler yeşillik olmadan sofraya oturmayız, tıpkı Giritliler gibi.

Peki İzmir sofralarındaki bu etki sadece Girit etkisi mi? Favori İzmir yemekleri aslında İzmir’deki kültür birleşiminin, “gavur İzmirliliğin” bir özeti gibi…

Susamlı kumru, Selânik tatlısı: Selanik’ten.

Elbasan tava, Arnavut ciğeri, Priştine tavası ve Kirde kebabı: Priştine’den gelen Arnavut yemekleri.

Boyoz, Pırasa köftesi, Kabaklı börek: Musevilerden.

Kuzu etli şevket-i bostan, Girit pilavı, Mantarlı karides güveç, Zeytinyağlı turpotu yemeği, Midyeli pilav: Giritlilerden.

Son olarak “İyi ki gavuruz”dedim ben!





ALINTI:http://www.tazesinefis.com/muhtesem-gavur-etkisi/

GİRİT

GİRİT 
Deniz olta balık 
ve düşünceler