30 Temmuz 2011 Cumartesi

Girit_ Bölge Coğrafyası

Bölge Coğrafyası Yazdır E-Posta
Hanya Vilayeti 2376 km2 yüz ölçümü ve 150.387 nüfusuyla (2001 sayımı) Girit’in en batı bölgesidir. Doğusunda Retimno Vilayeti var ve diğer üç yanı 350 km uzunluktaki kıyıları sıcak Akdeniz , kuzeyde Girit Denizi ve güneyde Libya Deniziyle çevrilidir.
Onlarca zirvesinden en yükseği Pahnes (2454 m.) olan büyüleyici Beyaz Dağ Sırası veya Madares vilayetin bel kemiğini oluşturmaktadır.
Bu sıra Omalos (1080 m.) ve Askifos (730 m.) gibi yaylaları oluşturduktan sonra ve Agia İrini, Samarya, Aradena, İmvros ve daha birçok vahşi geçit ve eşsiz güzellikteki boğazlara ayrıldıktan sonra batıdan doğuya doğru devam eder ve Retimno Viyaleti yakınlarında son bulur ve kuzeyde verimli büyük bir ovanın yayılmasına izin verir.
En büyükleri Platanyas (Antik İardanos) ve Kiliaris olan hayat veren ırmaklara dönüşen kaynakların bol suyuyla ovayı döllüyor. Kisamos, Hanya, Armeni ve Georgupoli ovaları kalabalık ve turistik açıdan değerlendirilmiş Girit Denizi’nin kıyılarına kadar uzanır.
Kuzey kıyının çok çeşitli oymaları aralarında Kisamos, Hanya, Suda (Yunanistan’ın en büyük ve güvenli limanı) ve Georgupoli dört büyük ve limanları elverişli körfezleri bulunan dört büyük yarımada ve aynı adı taşıyan Gramvusa, İrini (Spatas), Akrotiri ve Drepanos burunlarından oluşuyor.
Kuzey Bölgesinin aksine, Beyaz Dağ sırası, batıda Paleohora ve doğuda Frangokastelo düzlüğü hariç güney ve batı sahillerini boğucu bir şekilde dar tarımsal toprakların içine sıkıştırmıştır. Bu da güney ve batı sahillerinin seyrek nüfuslu kalarak ve turistik açıdan az gelişerek vahşi ve bozulmamış güzelliğinin korunmasına neden olmuştur.
Ayrıca, güneyde Paleohora, Suya, Agia Rumeli, Lutro ve Hora Sfakion adlarındaki 5 küçük koy ve batı sahillerinde Livadi, Sfinari ve Stomio adlarındaki 3 koy büyük yolcu gemileri tarafından ulaşılamaz durumdadır. Hanya körfezinde Suda, Agii Teodori ya da Teodoru ve aynı adı taşıyan burnun ucundaki İmeri ve Agria Gramvusa adlı vilayet adaları küçüktür ve üzerlerinde insan yaşamamaktadır. Gavdos bir istisna olarak Girit adasının üzerinde yerleşim olan tek adasıdır ve Avrupa’nın en güney ucundaki yerleşim alanıdır. Bu ada, Hora Sfakion koyuna 23, Paleohora koyuna ise 32 deniz mili uzaklıktadır. Hanya Valiliği, ayrıca yalnız vilayetin değil tüm Girit’in tek doğal gölü olan, Apokoronas’ta bulunan Kurnas Gölü ile gurur duymaktadır. Düzlük olan Hanya’yı sulamak amacıyla daha küçük yapay bir göl de Agia Kidonia’da oluşturulmuştur. 
http://www.chaniacrete.gr/tr/index.php?option=com_content&task=view&id=23&Itemid=38


Girit_Sağlıklı bir ortam/ doğal kaynaklar

Sağlıklı bir ortam/ doğal kaynaklar Yazdır E-Posta
Girit uygarlığı çok eski zamanlardan beri doğayla çok yakın bir bağlantı içindedir ve Giritlilerin kendilerini çevreleyen dünyaya olan saygısı sadece yaşam biçimlerinden değil sanat ve dinlerinden de yansımaktadır. Çağdaş giritliler hala eski zamanlara ait bağı hissetmektedirler ve fazla bir çaba göstermeden çevreleriyle olan uyumlu bir birliktelik sürdürmektedirler.
Hanya Vilayeti’nin doğal çevresi, tüm Girit’te olduğu gibi çok iyi koşullarda korunmaktadır. Sahiller temizdir ve adanın iç kısımlarındaki vahşi doğa hiç bozulmamıştır. Zengin yüzey yapısı ve ılıman iklimi 300’ü bu bölgeye özgü 2100’ün üzerinde yabani bitkinin yetişmesine elverişlidir. Bu bölgeye ait hayvanlar da Girit doğasının mozaiğini tamamlamaktadır. Hanya Vilayeti’nde 8 bölge bulunmaktadır: sahil bölgesi, ova, dağ etekleri ve dağlık bölgeler, Alp etekleri ve Alpler, sulak alanlar ve geçitler, her biri kendi eşsiz bitki örtüsü ve hayvanlarına sahip koyaklar. Bu doğal yaşam alanlarının pek çoğu şu anda koruma altındadır (Platanyas- Gerani- Pyrgos Psiloneru- Maleme sahilleri, Agia Gölü, Kurnas, Gavdos, Gavdopula, Elafonisi Gölü, Gramvusa ve Agia İrini burunları, Natura 2000) ya da milli park olarak tanımlanmaktadır (Samarya geçiti)
Minos sanatının çok sevilen dekoratif motifi, deniz nilüferi (Pancratium maritimum) ve deniz menekşesi (Matthiola ticuspidata) deniz kaplumbağalarının (Careta careta) yumurtalarını bıraktıkları sahil bölgelerinde yetişmektedir. Bodur fundalıklar, Girit abanoz ağacı ya da “plumi” (Ebenuz Cretica), zeytin ağacı, turunçgil ağaçları ve düzinelerce yaban çiçekleri, Girit yaban faresi (Apodemus sylvaticus creticus) ile birlikte porsuk (Meles meles-arcalus ), sansar (Martes foinabunites), samur (Mustela nivalisgalinthias), yaban tavşanı ve kirpilerin yaşadığı doğal ortamı oluşturmaktadır.
Yarı dağlık bölgede siklâmen (Cyclamen creticum), prinos (Quercus coccifera) ve aspalatos (Calicotonome villosa) yetişirken biraz daha yüksekte dağlık bölgede akçaağaç (Acer sempervirens) ve Girit lalesi (Tulipa cretica) Kisamos’un kestane ağaçları (Castanea sativa) ormanları ve Beyaz Dağ sırasının selvi (Cuupressus sempervirens) ormanları arasında yetişiyor. Bu yükseklikte ayrıca Girit keçisi veya kri- kri (Capra aegagrus-cretica), dünyada eşi olmayan diken faresi (Acomys minus), yaban kedi veya furokatos (Felix silvestris-agrius) ve altınbaş kartal (Aquila crhysaetus), nadide boygunsur (Gypaetus barbatus) ve akbaba (Gyps fulvus) yaşıyorlar. Vilayetin birçok geçitinde ziyaretçiler yukarıdakilerden başka, en tanınmışı erondas veya Girit kekiği (Origanum diktamus) olan, neredeyse Girit’in tüm güzel kokulu ve şifalı bitkilerini bulacaklardır.
Her ilkbahar Hanya Vilayeti renk cümbüşü, sayısız çiçek açmış ağaçlar, fundalar ve çiçeklerle süslenmektedir ve şifalı bitkilerin kokuları havaya saçılmaktadır.
Hayvanlar alemi insanın varlığından hiç rahatsız olmadan kışlandıktan sonra tekrar kıra çıkmaktadır.
http://www.chaniacrete.gr/tr/index.php?option=com_content&task=view&id=21&Itemid=36


Girit_Ortaçağ ve çağdaş tarih

Ortaçağ ve çağdaş tarih Yazdır E-Posta
Girit’in bağımsız bir devlet olarak sonu M.Ö. 68 yılında Roma Konsülü Quintus Metellus’un Falasarna’dan başlayarak adayı işgal etmesi ile olmuştur. Çok geçmeden Kidonia işgal edilmiş ancak Romalılar tarafından bağımsız bir şehir olarak tanınmıştır ve Roma işgali boyunca (M.Ö. 68- 324) gelişmiştir. Roma barışı ve Hıristiyanlığın başlamasının ardından Bizans İmparatorluğu gelmektedir. Kidonia, Hanya’nın Kasteli’sinde ilk Hıristiyan Kilisesinin kurulmasının da bir kanıt olduğu gibi adanın şehirleri arasında önemli bir role sahip olmaya devam etmiştir. 823 yılında Girit, adada birkaç yer adı hariç hiçbir iz bırakmayan Müslüman Araplar tarafından işgal edilmiştir. 961 yılında da İmparator Nikiforos Fokas tarafından özgürlüğüne kavuşmuştur. Kidonia, yeni adıyla Hanya olarak önemli bir yerleşim yeri ve askeri kale olarak kalmıştır. Bizans dönemi 1204 yılına kadar sürmüştür. Girit Venediklilerin eline geçmiş ve onlar da hemen daha önceden buraya yerleşmiş olan Cenevizlileri kovmuşlardır. 1252 yılında, Hanya’da sömürge kurmuşlar ve varlıklarını güçlendirmişlerdir. Giritlilerin sürekli olarak ayaklanmalarına rağmen Venedikliler 1645 yılına kadar adada kalmışlar ve adanın uygarlığında silinmez izler bırakmışlardır. 1645 yılında, öncelikle Hanya daha sonrasında da tüm ada Osmanlı Türklerin eline geçmiş, 1830–1840 yılları arasında Girit Mısırlılara bırakılmış, 1851’de ise Türkler Girit’in Osmanlı idaresini Hanya’ya devretmişlerdir. 1898’den 1907’e kadar Girit dönemin Büyük Güçleri denetimi altına girmiştir- Hanya İtalyanlar tarafından, Suda Almanlar tarafından, Kisamos Avustralyalılar tarafından kontrol edilmiş- ve bunlar da Yunanistan Prensi Georgios’u Özerk Girit Devleti’nin valisi olarak ilan etmişlerdir. Adanın ilk hükümet kadrosu başkent Hanya’da seçilmiştir. 1910 yılında, hâlihazırda ilk Girit hükümetinin üyesi olan Elefterios Venizelos Yunanistan başbakanı seçilmiş, 1 Aralık 1913’te de Girit’in Yunanistan ile Birleşmesi gerçekleşmiştir. Ada, Hitler güçlerine karşı efsanevi Girit Savaşı başlayıncaya kadar yani 20 Mayıs 1941 yılına kadar özgür kalmıştır.
Hanya ve Maleme Havaalanı yoğun hava bombardımanlarına çok fazla dayanamamıştır. On gün içinde, ada yerlilerinin ve az da olsa müttefiklerin ve Yunan askeri güçlerinin kahramanca direnişlerine karşın ada, 1945 yılına kadar, özgürlük mücadelesinde çok büyük bedeller ödeyerek Alman işgali altında kalmıştır.
Mitler ve antik dönemin şanlı tarihi Girit’e varlığını vermiştir; fethedenlerin bolluğu ve özgürlük mücadeleleri ile süren yüzyıllar adaya kendi kimliğini kazandırmıştır. Yaklaşık yarım yüzyıldır Girit, fethedenler tarafından rahatsız edilmeden ve Akdeniz’in dört yol ağzından geçen düzinelerce istilacının adaya sokulup ancak onu esir alamamasından gurur duyarak özgürlüğün tadını çıkarmaktadır. Vücudunun hapsedilebilmesine ve çoğunlukla boyun eğmesine rağmen Girit ruhu asla boyun eğmemiştir.

Girit_Gelenek ve miras

Gelenek ve miras Yazdır E-Posta
Hanya ve vilayetteki diğer büyük şehir merkezleri kaçınılmaz olarak çağdaş, teknokratik ve kozmopolitik bir yaşam şeklinin öncüsü olmalarına rağmen, Girit halkının geleneklerinin kültürel görünümlerinden oluşan öğeleri hala korumaktadır. Bayram ve festivaller, günlük etkinlikler ve yaratıcılığın geleneksel yönü içinde zengin sanatsal üretimler modern Giritlileri geçmişleri ve miraslarıyla birbirine bağlamaktadır. Girit’te yaşayanların büyük çoğunluğu, özellikle adanın iç kısımlarında köylerde ve kasabalarda yaşayanlar, adet ve gelenekleri sürdürmektedirler. Hanya ve özellikle yarı dağlık ve dağlık köylerde bugün bile hala yaşlı erkeklerin geleneksel kostümler giydiğini (stivania [özel bot], kilotes [özel pantalon] siyah gömlek ve püsküllü başörtüsü) giydikleri görülebilir. Diğer yandan, daha yaşlı jenerasyonların siyah kıyafetler giymelerine ve başörtüsü takmalarına rağmen giritli kadınlar artık geleneksel kıyafetler giymiyorlar. Burada akrabalar arası sıkı bağlar, geleneksel olarak, müzik ve şarkılar Yunanistan’ın herhangi başka bir bölgesinden daha fazla ve halen korunmaktadır. Keman, lir ve lauto karakteristik müzik aletleri olarak korunmakta, aralarında en bilineni yerel “Hanya Sirtosu” olan Girit dansları her fırsatta hala oynanmaktadır, “mandinades” ve “riztika” şarkıları da her kutlama da hep söylenir.
Girit’in diğer bölgelerinde kaybolmuş meslekler Hanya’da zamana karşı hala ayakta kalabilmiştir. Örneğin, bir ziyaretçi, bir çiftçinin toprağı hala geçmiş yüzyıllarda kullanılan yöntemlerle işlediğini, ya da bir damızlık hayvan yetiştiricisinin peynir ürünlerini basit fakat etkili aletlerle yaptığını, Hanya limanında bir nakliye arabası sürücüsünü, ayakkabı tamircisini, kalaycıyı, Gavalohori ve Lusakies gibi folklor müzelerini, ayrıca sona ermiş bir dönemin tarım ve şehir yaşamıyla ilgili saklanmış ve bir yerde toplanmış yerel koleksiyonları görebilmektedir.
Günlük yaşam temelinde, kültürel topluluklar ve çeşitli belediyeler ve köylerden gelen kadınlardan oluşan zirai-turizm ile ilgilenen kooperatifler ya geleneksel Girit mutfağı ile ilgili ya da dokuma, örgü, nakışçılık, dokumacılık gibi el sanatlarıyla ilgili gelenekleri canlandırmaktadırlar. Çömlekçilik ve oymacılık sanatları ile Karaoli Dimitriu ve Hanya Limanı’nda Sifaka Sokağı’nda bazı istisnai “maheradika”larla (bıçak dükkanları) da gözde duruma gelmiştir. Suda’daki Endüstri Parkı’nda “Verekintos” El Sanatları Köyünün kurulması da geleneksel sanatlara katkıda bulunmuştur. Zanaatkar ve sanatçılardan oluşan kırk beş girişimcisi burada bulunmaktadır. Hanya’da mirası korumak ve yokolmasını ya da unutulup gitmesini engelleyerek çağdaş yaşama uyarlamak amacıyla süren bir mücadele vardır. Önlerindeki bu yolculuk uzun ve çetindir ancak Giritlilerin gücü ve azimleri her engelin üstesinden gelebilecek gibi görünmektedir. 

http://www.chaniacrete.gr/tr/index.php?option=com_content&task=view&id=19&Itemid=34

Girit besinleri

Girit besinleri Yazdır E-Posta
Girit’in insanoğluna en büyük katkılarından biri de Akdeniz Mutfağının en önemli parçası olan Girit Beslenmesidir.
Giritlilerin uzun yaşaması ve ölüm oranlarının düşük olmasının en büyük nedeni yüzyıllarca devam eden beslenme alışkanlıklarıdır.
Giritliler topraklarının sunduğu herşeyi yerler: meyve, sebze, ot, zerzevat, baklagiller, süt ürünleri ve ekmek.
Yemeklerine muhteşem kokulu baharatlar ekleniyor, bal veya pekmezle tatlandırılıyor ve nefis yerel şarapla eşlik ediliyor. Et günlük diyetlerinin önemli bir parçası değil. Girit beslenme modelinin bileşimleri insanın sağlıklı kalması için gereken doğal ürünlerin ideal dengesini sunmaktadır.
Bugün tüm Girit’te ve Hanya Vilayeti’inde Giritliler yüzyıllarca süren beslenme alışkanlıklarını koruma ve çağdaş dünyaya miras olarak bırakma çabasını göstermektedirler.
Vilayetin ovalık ve kıyı kısımlarında organik tarım üstün kalitede sebze, meyve, zeytinyağı, şarap, kuru üzüm ve tahıl vererek hızla artıyor. Basit sıkma yöntemiyle üretilen katıksız, kalp ve bir çok organın iyi çalışmasına bire bir olan zeytinyağı saf ve üstün kalitesiyle beslenmenin bel kemiğini oluşturmaktadır. Yemeklere mutlaka eşlik eden ve arkadaşlık öğesi olan şarap adanın iklimiyle tam bir uyum içimde olup antioksidant maddeler içeren yerel üzüm çeşitlerinden üretilmektedir. Bu üzüm çeşitlerinin yetiştirilmesinin en az 4000 yıllık bir geçmişi bulunmaktadır. Kisamos Apokorona’nın, dağlık Selinos’un zeytinyağları meşhurdur ve Kisamos’un şarapları seçkindir. Apokoronas ve Kidonies’ te üstün kalitede turunçgiller, Kisamos’ta kestane ve Georgupolis’te fıstık yetişmektedir. Hanya Vilayeti’nin yarı dağlık ve dağlık bölgesinin sunacağı kendine has şeçkin ürünleri bulunmaktadır.
Güzel kokulu bitki ve otlar, iyileştirici özelikleri ve ilaç uygulamalarıyla, yemeklere tat katan baharatlar olarak ve çeşitli karışımlar içindeki kullanımlarıyla geleneklerin önemli bir parçası durumundadır. Giritlilerin çok fazla süt tüketmiyor olmalarına rağmen, Girit otları ve yaban bitkileri ile serbestçe otlanan keçi ve koyunlardan elde edilen sütten yapılan, kalsiyum ve besin değeri yüksek protein kaynağı olan, gravyer, kefalograviera, antotiro, staka gibi peynir tüketimiyle bunu telafi etmektedirler. Son olarak, arıcılık bölgeye özgü bitki örtüsü ve hoş kokulu bitkilerin olduğu alanlarda arıların tutulması ve beslenmesine dayanmaktadır, bal çıkarma işlemi de tamamen doğal yöntemlerle yapılmakta, vitamin değerlerini düşüren yüksek sıcaklıklar kullanılmamaktadır. Damızlık yetiştiriciliğiyle ünlü dağlık bölgeler Selino ve Sfakya ayrıca yüksek kalitede bal üretimine de başlamışlardır. Hanya’yı ziyaretinizde siz sadece kendinizi bu ürünlerin tadını çıkarmaya bırakacaksınız. Bitmez tükenmez çeşitlilikte Girit “ambrosia”sını deneyin: dakosu, burbulistus hohliusu (özel pişirilmiş salyangoz), stakayı, lor peynirini, gravyeri, kalitsunyayı (börek türü), deniz kestanesi salatasını, kakkavyayı, yerli keçiyi ve tavşanı. Girit bağlarının sunduğu ‘nektar’la kalbinizi ferahlatın ve soğuk bir tsikudya ve biraz sıcak ‘erondas’la sindiriminize yardımcı olun. Zaten tanrıların tanrısı Zeus da İdis Dağı’nda Girit topraklarının sunduğu ‘nektar ve ambrosia’yla beslenmiştir. 

http://www.chaniacrete.gr/tr/index.php?option=com_content&task=view&id=20&Itemid=35

Girit konukseverliliği


Girit konukseverliliği 
Bir zamanlar, Dikteo Andro’da doğan, İdis Dağı’nda yetiştirilen Antik Yunanlıların tanrıların tanrısı olarak tanımladığı Büyük Zeus’un Girit’te doğduğu ve Girit’te ölüp toprağa verildiği rivayeti çıkmış.

Zeus’a sadık İskenderiyeli şair Kallimahos kendince kabul edilemeyecek bu rivayete karşı çıkan bir ilahi yazıp Zeus’a ithaf etmiş: ‘ Ah Peder... Giritliler hep yalancı olmuşlardır. Çünkü mezara bile koydular, Kralım, seni Giritliler. Fakat sen hiç ölmedin ebediyen yaşıyorsun...’

Gerçekten de Giritliler yalan söylüyorlardı. Süphesiz büyük tanrılarının ölmesini istemeleri için, başka kimsenin anlayamacağı bir nedenleri vardı: doğayla özdeşleştirilen bir tanrı her yıl ölen ve her ilkbahar yeni bitki örtüsüyle yeniden daha güçlü doğan bir tanrıdır... Zeus da öyle. Doğma büyüme giritli Zeus ölüp diriliyor, yaşayıp hüküm sürüyor. Zeus’un doğaya ayak uyduran, onun ahenginde yaşayan bütün varlıklarını sevip onlara saygı göstermekten başka birşey yapamayacağı açıktır. Girit’in Zeus’u da Xenios, konukların koruyucusu olmakta ve kutsal memleketini ziyaret etmek isteyen her yabancıya konukseverliliğini cömertçe sunmaktadır.

Giritlinin ruhunda iki öğe daha hakimdir: dürüstlük ve şeref. Ahlaki değerlerinin hiyerarşisinde de aileden sonra dostluk gelir.

Girit ruhu sıkça aşırıya kaçar: özgürlüğü için yiğitlik ve şiddette, yüreklilik ve kudrette, vatan ve doğa sevgisinde, yabancının karşılanması ve ağırlanmasında.

Günümüzde gittikçe zor bululan bu nimetleri hissetmeniz için davet ediyoruz sizleri Hanya’ya. Yerli insanlara katılın, onlarla aynı masaya oturun ve sizinle paylaşmak istedikleri hikaye ve sırlarını dinleyin. ‘Ayakta’ bir raki, ‘bir lokma keçi’yle bir kadeh şarabı veya küçük ve mütevazi bir evde sunulan bir ziyafeti kabul edin. Hanyalı sizi sevgisiyle saracak, herşeyini sizinle paylaşacak ve kendinizi evinizdeymişsiniz gibi hissettirecektir. Bu bir gösteriş, alışkanlık veya şeref meselesi değildir. Sadece bir hayat biçimi ve ruh belirtisidir. Zaten hiç bir şey giritliye ait değildir. Tüm Girit onun evidir ve bunun sınırı yoktur. O da kendini sevinç ve gururla cömert Giritli Xenios Zeus’un büyük sarayında onurlandırılmış bir misafir olarak kabul eder.
http://www.chaniacrete.gr/tr/index.php?option=com_content&task=view&id=18&Itemid=33

Konya'dan Hanya'ya bir mevlevihane

Ege'nin güney sınırında şu an bir Yunan adası olan Girit'te küçük bir şehir olan Hanya'da bıraktığımız önemli eserlerden birisi olan Hanya Mevlevihanesi, ilk defa bir çalışmaya konu oldu.
KAMİL BÜYÜKLER
Kaybolan, yıkılan, unutulan medeniyet mirasımızın önemli eserleri sadece buralarda değil elbette. Uzaklarda, bir zamanlar "bizim olan eller"de de bıraktığımız eserler var. Bu eserler gün gelip bir meraklısının onu arayıp bulmasını bekler. Yine uzaklarda, Ege'nin güney sınırında şu an bir Yunan adası olan Girit'te küçük bir şehir olan Hanya'da bıraktığımız önemli eserlerden birisi olan Hanya Mevlevihanesi, ilk defa bir çalışmaya konu oldu. Yazar ve aynı zamanda akademisyen İsmail Kara tarafından ilginç tesadüfler zincirinin sonucunda hazırlanan eser Dergâh Yayınları arasından 'Hanya/ Girit Mevlevihanesi' adıyla yayınlandı. 80'li yılların başında Dergâh Yayınları tarafından hazırlanan Türk Dili Edebiyatı Ansiklopedisi'ne Kevser Atay tarafından gönderilen mektup, yazarın yaklaşık on beş yılı bulan çalışmasına ve uzun bir zamandır tarih sayfalarının arasında unutulan Hanya Mevlevihanesi'nin kitabının hazırlamasına vesile olur. İzmir'den Kevser Atay Hanım yazdığı mektupta ansiklopediye madde olarak büyük dedesi Hanya Mevlevihanesi kurucu şeyhi Şemsi Dede ve eserinin girmesini istemektedir. Bu mektup o gün kayda girer ve kapanır. Ancak yazar İsmail Kara'nın ifadesiyle Hanya Mevlevihanesi fahri türbedarlığı kaderde kendisine tevdi kılındığı için, mektuplar, fotoğraflar, belgeler, evraklar birbirini takip eder ve tabii Mevlevihane'nin Şeyh ailesinin son fertleriyle görüşme şansına nail olur. Hanya Mevlevihanesi yazar için çok "uzak" iken, kaderin cilvesiyle "yakın" olmuş ve bu kitap meydana gelmiştir.

HANYA'DA GEÇEN KIRK DÖRT YIL
Girit adasının Hanya sancağında 44 yıl (1880-1904) faaliyet gösteren Hanya Mevlevihanesi döneminin en önemli dini-kültürel yapılarından biridir. Hanya'dan Konya'ya Çelebilik makamına yazılan mektuplarla Hanya'da bir mevlevihane uyandırma isteği sonuçsuz kalmamış, Mevlevihane kurulmuş. Zamanla bünyesinde önemli hizmetlerin verildiği bir yer haline gelmiş. Öyle ki çevre Mevlevihaneler -ki bunlar Kıbrıs, Midilli, Sakız ve Rodos adaları ile İskenderiye, Serez, Selanik, Atina, Gelibolu, İstanbul, Kahire ve Mora'dadır- ve bu bölgelerdeki müslümanlar arasında bir haberleşme mekezi olarak hizmet vermiş. O tarihlerde yaşanan savaşlarda ve Lozan'a gelindikte yaşanan mübadele'ye kadar zulme uğrayan Müslümanlar için çok önemli faydalar sağlamış. Yine kitapta aktarılan bir hususla Mevlevihane'nin önemine dikkat çekiliyor: 1923 yılında Edirne'de Rumların esir olarak Girit'e götürdüğü Türklerin, Mevlevihane'den Şeyh'in ricası ile daha önceden babasının tekke ile olan münasebetleri ve kendisinin de tekkede okutulması münasebetiyle bir vefa borcunu yerine getiren Yunan Başbakan Venizelos tarafından esirlerin iadesi sağlanmıştır. Kayıtlara ilk kez giren bu bilgi yani Tekke-Venizelos yakılığı Şeyh ailesi tarafından nakledilmiştir.

Hanya/
Girit Mevlevihanesi
İsmail Kara
Dergâh yayınları
190 sayfa
YAYIN TARİHİ: 04.10.2006
http://yenisafak.com.tr/Kitap/?i=9407